NE İÇİN ÇALIŞIYORUZ ? – Dr. İlhami Pektaş
Kaliteli bir yaşam tarzına sahip olmak için oldukça iyi bir bakış açısına sahip olmamız gerekiyor. Hayatın sadece geçinmek için bir meslek seçimi olmadığını, yaşamda mutluluk ve huzurun her şeyden daha önemli olduğunu bilmeliyiz.
Ne için çalışıyoruz sorusuna bazılarımız “aile için, kariyer yapmak, yeterli para kazanarak konforlu ve rahat bir yaşam sürmek için, eğlenmek, mutlu olmak vb. gibi cevaplar verecektir.
Bin bir zorluk ve büyük bir hırsla kazandığımız paramız, malımız, mülkümüz, tüm servetimiz bizden sonra bu dünyada kalır ama yaşarken harcayacak yeterli parayı bir türlü bulamaz hep bir arayış içinde ve sıkıntıyla geçiririz ömrümüzü. Ama sonuçta tüm birikimlerimizi günün birinde geride bırakarak terk ederiz dünyayı. Üstelik bu birikimleri kazanmak uğruna da eş, çocuk, arkadaş, dost, akraba, komşularımızdan bir çok kimsenin kalbini kırarak.
Çin’de zengin bir iş adamı öldüğünde bankadaki 1.9 milyar lira karısına kaldı. Karısı da adamın şöförüyle evlendi. Şöför şöyle söyledi: “Ben hep patronum için çalıştığımı sanırdım… Şimdi anlıyorum ki meğer o benim için çalışıyormuş!..”
Acı gerçek şudur:
Son model bir cep telefonunun fonksiyonlarının % 70’i kullanmayız! Ama biz en pahalısını alırız bir çok fonksiyonlarından haberimiz bile olmaz. Kazandığımız paranın çoğu da boşa gider.
Lüks bir arabanın aksesuarlarının % 70’i gereksizdir. Arabamızın gücümüzün yettiği ölçüde lüks olmasını isteriz. Ama işe gidip gelirken 4 kişilik araçta aynı benzini harcar ve çoğunlukla sadece kendimiz bulunuruz. Dikkat edin trafikteki 4 kişilik araçların çoğunun içi boştur. En lüks en pahalı aracı alır ama çoğu aksesuarlarını dahi kullanmayız.
Lüks bir villa ya da malikane almak ister ama alanın % 70’ini dahi kullanamayız. Dikkat edin insanların çoğu 3+1, 4+1, 5+2 vb. en pahalı evi alır ama özellikle salonu genellikle misafirden misafire kullanılır ve genellikle en lüks mobilya ve eşyalarla salon ve odaları doldurarak hala yetmiyor deriz.
Elbise dolabımızdaki giysilerimizin de yaklaşık % 70’i yepyeni hiç giyilmeden durur. Gördüğümüz en güzel kıyafetleri, en marka çanta, ayakkabı vb. alırız ama dolaplarımızda genellikle kullanılmadan dururlar.
Aldığımız eşyaların %70’i fazla kullanılmaz evimizin en güzel yerlerinde boş durur. Şimdilerde her evde 2 TV, 2 buzdolabı, çamaşır makinası, kurutma makinası, bulaşık makinaları, gümüş, altın, kristal eşyalar vb. alırız ama bir çoğunu kullanamayız.
En ufak sağlık sorununda doktora giderek bir sürü ilaçlar alır evimizin ecza dolabını gerekli gereksiz bir sürü lüzumsuz ilaçlarla doldururuz.
Yapılan reklamlarla, algı yönetimi ile bizleri sürekli harcamaya, satın almaya yönelten yazılı ve görsel medya sayesinde gücümüzün yettiği her şeyi satın almak isteriz.
Satın aldığımız her şey başkalarını zengin ederken bizler aldıklarımızı kullanmadan başka şeyleri almak için yeniden arayışlar içine gireriz.
Yaşam boyunca çabaların, verilen emeklerin ve elde edilen kazançların % 70’i her zaman başkalarının harcaması içindir.
Demek oluyor ki çok çalışmamızın, sıkıntı çekmemizin, üzülmemizin, kavgamızın, diğer insanları üzmemizin % 70’i bu kullanamadığımız şeylerden kaynaklanıyor.
Üstelik satın aldığımız tüm fabrikasyon gıda ürünleri, eşyalar, oyuncaklar içindeki muhtelif katkı maddeleri ve kimyasal maddeler ile bizleri hastanelere mahkum eder.
Maalesef geçen zamanı da verimli kullanamayız gün içinde TV seyretmek , kafe, sosyal medya, trafik, uyku, sohbet, dedikodu, telefon, oyun vb. oyalayıcı şeylerle vaktimizin yaklaşık % 70’i de boşa geçiririz.
Sağlıklı, huzurlu zamanı verimli geçirerek kaliteli yaşamak zenginlikten daha önemlidir. O halde önceliği sağlıklı ve huzurlu olmaya vermeliyiz. Sağlık ve huzurlu olmak ta ahiret hayatını düşünmek, iyilik yapmak, kimsenin kalbini kırmamak, hırsa kapılmamak, adil olmak, haram yememek, insanlara faydalı olmak, kalıcı güzel eserler bırakmakla mümkündür.
Ne güzel söylemiş Hacı Bektaş-ı Veli;
Malım mülküm servetim, hepsi evde kaldı,
Eşim dostum akrabam, geçtiğim yolda kaldı,
Dostlarımdan birisi ki benden hiç ayrılmadı,
Allah için yaptığım iyilikler yanımda kaldı.
Dr. İlhami Pektaş