Mutlu olmak için biriktiriyoruz.
Eşyalar, makamlar, etiketler, başarılar, alkışlar…
Ama her yeni sahiplik, biraz daha ağırlaştırıyor adımlarımızı.
Kimi zaman bir arsa, kimi zaman yazlık, kimi zaman bir unvan, bankadaki hesap.
Hepsi bizi mutluluğa götürecek sandığımız yükler gibi görünüyordu aslında.
Fakat ne kadar çok şey taşımaya kalktıysak, o kadar çok uzaklaştık huzurdan.
Oysa mutluluk bazen hiçbir şeyin içinde gizlidir.
Bir parkta, bir nefeste, bir bakışta…
Halbuki sahip olduklarımızla değil, vazgeçebildiklerimizle yaklaşırız ona.
Gerçek mutluluk, zirveye varmak değildir.
Kendi adımlarınla, çabanla zirveye ulaşmaktır.
Kendinle ağırlaşarak değil, hafifleyerek yürümektir.
Bazen insan, neyi aldığıyla, ne kadar çok aldığıyla değil,
Nasıl hafifleyeceğini fark ettiğinde özgürleşiyor.