İSVEÇ NEDEN DÜNYANIN EN YÜKSEK REFAH SEVİYESİNE SAHİP ÜLKESİDİR ?
Neredeyse “refah” kelimesi duyulduğu anda akıllara gelen ilk ülkelerden biridir İsveç. Peki neden? Türk asıllı İsveç’te yaşayan bir vatandaşımız bu konuyu çok güzel anlatmış bize de ibret olsun.
İsveç’te refah seviyesi yüksektir, ama bu sandığınız sebeplerden değil. İsveç’teki refah seviyesinin yüksek olmasının en önemli sebebi İsveçlilerin çok para kazanmasından çok öncelikle yerli malını, kendi ürünlerini tercih etmeleri, kaliteye önem vermeleri, tutumlu olmaları ve hesaplarını çok iyi bilmelerinden kaynaklanıyor.
Türkiye’de tam tersi bir durum var. Mesela son yıllarda ülkemizde “serpme kahvaltı” modası başladı ve bir çok beyaz yakalı hafta sonları boğaz manzaralı kahvaltı mekanlarına gidip 2-3 günlük maaşını tek öğünlük yemeğe veriyor. Bunu bir isveç’liye söyleseniz kalpten gider. Volvo’da yöneticilik yapan müdürlerin bile evden tost yapıp getirdiği isveç’te insanların dışarıda yemek yemesi için özel bir durum olması gerekiyor. Birinin doğum günü, evlilik yıldönümü, mezuniyet gibi özel günler dışında neredeyse dışarıda hiç yemek yemiyorlar. İşe bisikletle veya toplu taşımayla gidip geliyorlar. Ailenin bir tane ufak bir arabası oluyor ve bunu mutfak alışverişi yapılacağında filan kullanıyorlar. Bir evde sadece oturulan odada ışıklar açık oluyor. Bizdeki gibi evde yalnız otururken “ses gelsin de yalnızlık hissetmeyeyim” diye tv’yi açık bırakmıyorlar mesela. Özellikle kendi ürettiği ürünlere ilgi gösteriyor ve öncelikle kendi ürünleri kullanıyor. Ürünleri oldukça kaliteli ve kaliteye de çok önem veriyorlar.
Aldıkları bir paltoyu 10 sene boyunca giyiyorlar. Ortalama bir İsveçlinin kıyafet dolabı içerik olarak ortalama bir Türk’ün dolabının 5’te biri kadardır. Biz bir giydiğimizi bir ay giymeyiz ama isveçliler bu konuda gocunmaz. Gerekirse 3 günde bir aynı gömleği giyerler. bizdeki gibi her sene cep telefonlarını yenilemiyorlar ve yenilediklerinde de ucuz bir model alıyorlar. Bizdeki gibi her 2-3 senede bir araba yenilemiyorlar. Oturdukları evlerin çoğu tarihi yapılardan oluşuyor ve kimse 150-200 senelik bir binada oturmaktan gocunmuyor. Bizde 15-20 senelik binalara bile eski denip burun kıvrılıyor. Adamlar çöplerini bile geri dönüşümden geçirip elektrik üretiyorlar. Evlerine temizlikçi tutmuyorlar. Bulaşıklarını elde yıkıyorlar. Evde bir şey bozulursa kendileri tamir ediyorlar. Volvo ve İKEA gibi kendi ülkelerinin ürünlerini saymazsak marka takıntıları yok. Karı koca gece gündüz demeden çalışıyorlar. Çocuklar bile genç yaşta iş bulup harçlığını çıkartmaya başlıyor.
Evlerdeki mobilyalarda ucuz ve ihtiyacı kadar olanı ön plandadır ve ihtiyaç olunmayan mobilya asla alınmaz. Evlerde tam olarak yeterli miktarda mobilya bulunur ama fazlası bulunmaz. Ayrıca mobilyalar 20-25 yılda bir yenilenir. Bir isveçli 20 yaşında ailesinden ayrı eve çıkıp kendi evine taşındığında aldığı mobilyalarla 40-45 yaşına kadar idare edebilir.
Bizde ise inanılmaz aşırı bir savurganlık var. Kimse üretim yapmıyor ama herkes tüketim yapıyor. Her yer ithal mallarla dolu. Herkes gösteriş peşinde. Herkes rahatına ve konforuna düşkün. Herkes en yeni evlerde yaşayıp en iyi arabalara binip çeşit çeşit kıyafet alıp sürekli dışarıda yemek yiyip en yeni telefon modellerini kullanıp en lüks şekilde yaşamak istiyor. Kimse hayattaki hiçbir rahatından taviz vermek istemiyor. İsveç ve kuzey avrupa’daki diğer ülkelerde refah kültürü var ama bunun sebebi sandığınız şeyler değil. Onlar para içinde yüzdükleri için değil tutumlu oldukları ve kendi ürünlerini tercih ettikleri için refaha ulaşabildiler.”
Tutumlu olmalarının yanısıra İsveç halkında aşırı yerli malı kullanım tutkusu vardır. Ürünleri çok kalitelidir. İsveçliler önce kendi ülkelerinde üretilen ürünleri almayı tercih ediyor ve kendi ürünlerini kullanıyorlar. İşte kalkınma ve refah artışındaki bütün mesele bu.