DÜNYA MALI DÜNYADA KALIR

İnsanoğlunun yaratılış itibarıyla dünyaya ve nimetlerine karşı büyük bir ilgi ve sevgisi vardır. Dünyayı aşırı seviyoruz. Hiçbir şey bizi tatmin etmiyor. Daha çok kazanmak, daha çok şeyler almak istiyoruz. Doymuyoruz bir türlü. Markete gittiğimizde ihtiyacımızın üç katını, beş katını alıyoruz. İmkânımız olsa evimizi markete çevireceğiz. Evimizi eşyalarda dolduruyoruz. Sürekli almak ve tüketmek istiyoruz.
Peygamber Efendimiz (s.a.v): “ İnsanoğlu büyürken beraberinde şu iki şey de büyür “Mal sevgisi ve uzun ömür isteği” yine “İhtiyarın kalbi iki şeyi sevme hususunda daima gençtir; yaşama sevgisi ile mal sevgisi” sözleriyle insanoğlunun dünyaya ve onun nimetlerine karşı hayatın her safhasında dünya sevgisinin devam edeceğini, ölünceye kadar da ona karşı istek ve arzuların bitmeyeceğini ne güzel anlatıyor.
Aslında dünya malı, insan için gemiyi yüzdüren su gibi olmalıdır, ama o su geminin içine girmemelidir. Çünkü su geminin içine girdiğinde gemiyi batırır. Ama maalesef yapamıyoruz ve gemi sürekli su alıyor. Bu da aşırı hırs, istekler ve doyumsuzluğumuzdan kaynaklanıyor.
İşte her şeyi yalan olduğunu imparator ne güzel anlatmış.
1-Tabutum dönemin en iyi doktorları tarfından taşınsın.
Herkes bilsin ki, Doktorlar alanında ne kadar iyi olursa olsun, onlar bile ölümün karşısında çaresizdir.
2 – Elde ettiğim tüm zenginlikler; altın, gümüş ve değerli taşlar yol boyunca tabutum mezara gelinceye kadar herkese dağıtılsın.
Dağıttığınız mallarım gösterecektir ki bu dünyada elde ettiğim tüm zenginlik, yine bu dünyada kalır.
3 – Ellerim, herkesin görebileceği şekilde tabutun dışına sarkıtılsın.
Ellerim tabutun dışında kalsın ki bizim için en değerli şey olan zamanımız tükenince, boş ellerle doğduğumuz gibi, yine boş ellerle Allah’ın huzuruna gideceğimiz anlaşılsın.
Buradan alınacak ders uğruna savaştığımız, birbirimizi kırdığımız, kul hakkı yediğimiz,harama bulaştığımız, anne, baba, evlat, akraba ve kardeşlerimizle dargın yada hasım olduğumuz para, mal, mülk, makam gibi dünya mallarının giderken yine dünyada bırakılacağının bilinmesidir.
Ama yaptığın iyilikler, aldığın dualar ve bıraktığın eserler seni hem bu dünyada hemde ahirette daima yüceltecektir.
Tarih kendini vazgeçilmez sanan nice örneklerle doludur. İnsanlar vali olabilir, milletvekili, bakan, başbakan, cumhurbaşkanı, şah, kral, sultan, başkan olabilir. Ama önemli olan hayatın içinde vicdanlı, merhametli, adil, kimsenin hakkını yemeyen, insanlara faydası dokunan şerefli bir insan olarak gönüllerde kalmak, iyi anılmak ve duayı hak etmektir.
Ne güzel söylemiş H.Bektaş-ı Veli,
Malım mülküm servetim, hepsi evde kaldı,
Eşim dostum akrabam, geçtiğim yolda kaldı,
Dostlarımdan birisi, benden hiç ayrılmadı,
Allah için yaptığım iyilikler bende kaldı.
Dr. İlhami Pektaş