DEMİRYOLU SEKTÖRÜNÜN GELECEĞİ
Dünya genelinde yükselen bir trend olan demiryolu sektöründe, Türkiye liderlik potansiyeline sahip önemli bir aday ülkedir. 240 milyar Euro gibi devasa bir hacme ulaşan dünya demiryolu pazarından daha büyük bir pay almak, Türkiye’ye önemli ekonomik fırsatlar sunmaktadır. Türkiye, demiryolu alanındaki bilgi birikimi, tecrübesi ve özel & kamu kuruluşlarının vizyonuyla bu hedefe ulaşabilecek güçtedir.
Demiryolu pazarı farklı segmentlerde farklı büyüme oranları gösteriyor. Özellikle EMU pazarı, 2028 yılına kadar yıllık %7,1 büyüme ile 2028’de 16 milyar Avro’ya ulaşması bekleniyor. Avrupa, 2023 yılında 5,9 milyar Euro ile EMU pazarında lider konumda. Çin ve Hindistan gibi yükselen ekonomilerde de EMU pazarı hızla büyüyor. Bu durum, Türkiye için önemli fırsatlar sunuyor. 2028 yılına gelindiğinde 2,4 milyar Euroluk bir BEMU (Battery Electric Multiple Unit, Akülü Elektrikli Tren Seti) ve HMU (Hydrogen Electric Multiple Unit, Hidrojen Tren Seti) , pazarı oluşacağı öngörülmektedir.
Şehirlerarası ve yataklı tren pazarında da yıllık %30 büyüme öngörülüyor. 2028’de yataklı ve kuşetli vagon pazarının 365 milyon Euro’ya ulaşması bekleniyor. Hafif raylı sistem pazarı ise yıllık 2,8 milyar Euro hacme sahip ve 2026’ya kadar %4 büyümesi öngörülüyor.
Demiryolu hatlarının elektrifikasyonu da önemli bir fırsat alanı olacağı öngörülmektedir. Küresel pazar hacmi 10 milyar Euro civarında ve yıllık %5 büyüme öngörülmekte. Türkiye’nin elektrifikasyon işlerinde oranının artırması hem yerli üreticiler için hem de stratejik bölgemizde önemli faydalar sağlayacağı düşünülmektedir.
2023 yılında proje bazlı yatırım destek programı kapsamında 491 milyar TL’lik yatırımla toplam 64 proje destek almıştır. Bu da devletin demiryolu sektörüne verdiği önem ve desteğini gösteriyor.
Raylı Sistemlerde Stratejik Hamleler:
- Yerlileştirme ve Teknoloji Transferi: Yerlileştirme oranını artırarak, dışa bağımlılığı azaltmalı ve katma değeri yüksek ürünler tasarlamak ve üretim potansiyelimizi daha fazla ön plana çıkarmalıyız. Oluşturulacak demiryolu eko sisteminde planlamalarımızda tüm alanlarda kaliteyi daima ön planda tutarak sürdürülebilir bir anlayış devam ettirmeliyiz. Bununla birlikte teknoloji transferi, üretim transferi vb. için OEM’ler ile Kazan Kazan iş birlikleri kurabilmeli ve Ar-Ge, Ür-Ge çalışmalarında stratejik yatırımlara devam etmeliyiz. Güney Kore, 1970’lerde başlattığı demiryolu yerlileştirme programı kapsamında, yerli üreticileri destekleyerek ve teknoloji transferi anlaşmaları yaparak, bugün dünya çapında rekabetçi tren setleri üretebilen bir sektöre sahip oldu. Teknoloji transferi sürecinde karşılaşılabilecek en büyük zorluklardan biri, transfer edilen teknolojinin yerel şartlara uyarlanmasıdır. Örneğin, Avrupa’dan transfer edilen bir tren seti teknolojisi, Türkiye’nin coğrafi ve iklimsel koşullarına uygun olmayabilir. Bu durumda, teknolojinin yerel şartlara uyarlanması için ek Ar-Ge çalışmalarına ihtiyaç duyulabilir.
- Dijitalleşme ve İnnovasyon: Demiryolu sektöründe özellikle otonom tren sistemleri ve akıllı raylı ağlar gibi teknolojilerle hız kazanıyor. Örneğin, Alman Menşeli Firma otonom tren teknolojileri üzerinde çalışarak, insan müdahalesi olmadan çalışabilen tren setleri geliştiriyor. Türkiye’nin de bu alanda adımlar atması ve yerli ArGe çalışmalarına ağırlık vermesi gerekiyor. Ayrıca, IoT (Nesnelerin İnterneti) teknolojileri kullanılarak, trenlerin bakım süreçleri optimize edilebilir ve arıza süreleri azaltılabilir. Bu tür teknolojiler hem operasyonel maliyetleri düşürecek hem de yolcu güvenliğini artıracaktır.
- Uzman Çalışan istihdamı: Tasarım, yazılım, bogi, homologasyon, enerji depolama, test ve devreye alma, garanti ve bakım gibi kritik alanlarda uzmanlaşmış çalışan yetiştirmeli ve istihdam etmeliyiz. Üniversiteler dahil iş birliği yaparak, staj programları düzenleyebilir ve kalifiye çalışan yetiştirebiliriz.
- Finansman: Ulusal finans kurumlarının (Eximbank, Sınai ve Yatırım Bankası) geliştirilmesi ve uluslararası finans kuruluşlarından (ECA, IsDB, WB, EBRD, ADB) destek alınması, finansman sorununu çözmede yardımcı olabilir.
- Risk Yönetimi: Kur istikrarsızlığı riskine karşı finansal risk bertaraf yöntemlerini kullanmalı, ithal girdisi kritik seviye üzerinde olan ihaleler için yabancı para birimi sözleşmeleri yapılabilir. Personel sirkülasyonunu azaltmak için personel rejimini iyileştirmeler yapılarak kıymetli yetişmiş personellerin devamlılığı sağlanabilir. Kamu ve özel firmalar arasında eko sistem oluşturulmalı ve koordinasyonu sağlamalıyız.
- Türkiye’de 2035 Yılı İtibariyle 60 milyar€ Fırsatİhtiyaç ve hedeflenen raylı sistem araç alımı:
- 2028 – 2029
*~4,3 milyar€
*~1074 ad. demiryolu aracı seti, modül ve vagon
- 2030 – 2035
*12,6 milyar €
*2640 adet. Demiryolu araçları seti, modül ve vagon
- 2035’e kadar raylı sistem araç alt ekipman ihtiyacı : 5,1 milyar €
- 2035’e kadar Yapım, Elektro-Mekanik ve Sinyalizasyon ihtiyaç ve hedefi : 38 milyar €Türkiye 2053 İhtiyaç ve Hedefleri (Ulaştırma ve Lojistik Ana Planı, resmi raporlar ve sektör paydaşları istişareler sonucu):
- 64 milyar dolarlık demiryolu yatırım provizyon bütçesi
- Türkiye’deki demiryolu hattının 28 bin 590 kilometreye ulaşması
- Demiryolunun taşımacılıktaki payının %22’ye çıkması
- Demiryoluyla taşınan yük miktarının 448 milyon tona çıkması
- Demiryolunun trenle bağlı olan il sayısının 52’ye çıkması
- Demiryolu taşımacılığının 270 milyona çıkması
- Lojistik merkez sayısının ~100% artırılarak 26’ya çıkması