BİLGİ VE İLİM
Bilgili bir Tarih Profesörü hangi savaşın nerede, ne zaman yapıldığını, kimin kazandığını bilir .
İlim Sahibi bir Tarih Profesörü ise o savaşta kimin ne sebeple kazandığını veya kaybettiğini bilir.
Savaşı çıkaran sebepleri ve savaşın sonuçlarını bilir.
Bilgili bir Tarih Profesörü hangi anlaşmanın nerede ne zaman yapıldığını bilir .
İlim Sahibi bir Tarih Profesörü o anlaşmada kimin ne sebeple kazandığını veya kaybettiğini bilir.
Bilgili bir Tarih Profesörü hangi isyanın nerede ne zaman çıktığını bilir
İlim Sahibi bir Tarih Profesörü o isyanı kimin ne amaçla çıkardığını kimin kimi kullandığını bilir.
Bilgili bir İlahiyat Profesörü hangi ayetin kitapta nerelerde geçtiğini ve kaç defa yazıldığını bilir. Arapça bilir. İlim Sahibi bir İlahiyat Profesörü o ayetlerin iniş sebeplerini , onlarla geçmişte ve günümüzde ne anlatıldığını bilir. Bunların insanlara yüklediği sorumlulukları yerine getirilirse veya getirilmezse ne olacağını bilir. Peygamberin ve Ashabın bu ayetleri nasıl açıkladıklarını ve uyguladıklarını bilir.
Sadece Arapçayı değil Kur’an dilini de bilir. İslam tarihini de bilir .
Bilgili bir makine profesörü , kaç çeşit makine olduğunu ve bunların nerelerden tedarik edilip nerelerde kullanıldığını bilir. İlim Sahibi bir makine profesörü bunların ötesinde bu makinelerin hangi malzemelerden nasıl yapıldığını bilir hatta kendisi yapar.
Bilgili bir doktor hastasında hangi hastalık olduğunu ve hangi ilacı vereceğini bilir.
İlim sahibi bir doktor hastasında o hastalığın ne sebeple ortaya çıktığını da bilir ve semptomatik değil sebebi ortadan kaldıracak bir tedavi uygular.
Diğer her konu da aşağı yukarı böyledir. İlim sadece bilgi değil zihni ve fiili tefekkür gerektirir .
Akıl kullanmadan, mantık, kıyas, analiz, sentez, deney ve doğrulama yapmadan edinilen bilgiler depoda duran işlenmemiş tahtalar gibidir. İşe yarayan bir mobilya yapılmazsa küflenir, çürür ve odun olarak yakılmaktan başka işe yaramaz. Bilgilerin işlenmesi , hazmedilmesi ve geliştirilmesi, olgunlaştırılması lazımdır. Olayların mutlaka sebeplerine ve sonuçlarına inilmesi gerekir.
Yoksa kuru bilgi çok sınırlı bir fayda sağlar, çoğu defa hiç bir fayda sağlamaz. Sadece boş toplantılarda boş konuşmalarda kullanılır. Kullanılabilen ve amele dönüşen, işe yarayan bilgi ilim sıfatını kazanır .
İlimde mutlaka amel yani uygulama gereklidir. Bilgilerini uygulamadan ve doğrulamadan anlatmanın fazla faydası olmaz. İlmiyle amil olmayan kişi emanetin hakkını vermemiştir. Hesabını hiç veremez .
Kaynak: Mirzahan HIZAL