ANNELER

Anneler gittiklerinde arkalarında çok büyük boşluklar bırakırlar.
Onlar bir gün… gittiklerinde, peşlerinde ‘yetim-öksüz’ kalan çok olur: Eş ve Çocuklar, torunlar, kardeşler, tüm aile bireyleri, artık öksüzdür, yetimdir.
Mutfaktaki dolaplar, makineler, ısıtıcılar, perdeler, kavanozun içindeki eski düğmeler, özenle saklanmış küçülmüş giysiler, örtüler, dolap diplerindeki kurdeleler.. .
Sabah karanlığında mutfaktan gelen tıkırtılar susar, yetim kalmıştır tabaklar.
Kapın açıldığında hoş geldinler, güle gitler, işleriniz rast gitsin, kendine iyi bak, arkadaşlarınla iyi geçin cümleleri artık söylenmez olmuştur.
Bir Anne gittiğinde hep suyu unutulur saksıların.
Sık sık boynunu büker ’sarıkız’.
O teki kalmış eski bardağın anlamını bilen olmaz,
Balkon artık sessizdir, koridor kimsesiz.
Bir Anne gittiğinde…
Ne çok kişi gider aslında; bir anne, bir ağır işçi, bir temizlikçi, bir bakıcı, bir bahçıvan, bir doktor, bir muhasebeci, bir danışman.. .
Bir anne gider…
Bir dost…
Bir arkadaş…
Bir sevgili…
Bir kardeş..
Ne çok kişi yok olur onun yokluğunda.
Hep böyle olur; bir Anne gittiğinde; övgüler, uyarılar, yakınmalar, dualar hep yetim kalır.
Kapı eşiğindeki ‘Dikkat et…’ duyulmaz artık…
Annesi gitmiştir ‘geç kalmaların.
Anneler, arkalarında büyük boşluklar, pek çok ‘öksüz ve yetim’ bırakır arkasında..
Annelerimizin kıymetini bilelim.. Ne mutlu annesi hayatta olanlara..
Ne mutlu onların sıcaklığını, sevgisini hissederek yaşayanlara…