OLMAYA DEVLET CİHANDA BİR NEFES SIHHAT GİBİ – Dr. İlhami Pektaş
İnsan vücudu o kadar mükemmel yaratılmıştır ki beyin ve kalp hücreleri hariç bütün vücut hücreleri kendini sürekli yeniler. Vücudumuzda yaklaşık 70 milyar hücre ve 126 milyar kilometre uzunluğunda DNA bulunmaktadır. DNA üzerinde 125 bin adet gen vardır. Vücudumuz her saniyede yaklaşık 10 milyon yeni hücre oluşturmakta, bunun yanı sıra da her saniye 6-7 milyon hücre ölmektedir. Mide zarı hücreleri bir kaç günde bir, deri hücreleri 2 haftada bir, burun hücreleri ayda bir, yağ dokusu her 3 haftada bir, alyuvarlar her 2-3 ayda bir, karaciğer hücreleri birkaç yılda bir, vücudumuzdaki tüm bezler 7 yılda bir kendini yenilemektedir. Vücut yenilenmesi sırasında hasta organlar, yaralar hızla iyileşmekte ve bazı kanser hücreleri de dışarı atılmaktadır.
İnce bağırsağın içinde 1 mm. uzunluğundaki ve 0.1 mm kalınlığındaki villuslarda oldukça geniş emici yüzeyler oluşturulur. Yiyeceklerin kimyasal olarak işlenip organizma tarafından kullanabilecek hale gelmesi 30- 120 saat arasında gerçekleşir. İnanılmaz büyüklükteki iç yüzeyi ve sürekli hücre yenilenmesi ilgi çekici özelliğidir. İnce bağırsaklarda emilim için 5 m uzunluğa 100 m2 alan sığdırılmıştır ve bu 100 m2 lik epitel örtüsü sadece 3 günde yenilenmektedir. Böbrekler, yapısında uç uca eklendiğinde uzunluğu 100 km.’yi bulan 1 milyon nefron ile insan bedenindeki zehirli maddeleri süzerek insan hayatının devamını sağlayan hayati organlardır.
Bir gün boyunca durmadan çalışan böbreklerimiz yaklaşık 180 litre kanı süzer ve 1-1,5 litre idrarı atık olarak dışarı atar.
İnsan beyninde nöron ismini verdiğimiz milyarlarca sinir hücresi bulunur. Bu hücrelerin özelliği doğumdan ölüme kadar sayılarının sabit oluşudur.
Erişkin bir insanın her gün yaklaşık 20 m3 ya da yılda 7300 m3 hava soluduğu hesaplandığına göre solunan havanın sağlıklı bir yaşam için ne kadar önemli olduğu aşikardır. Vücudumuza giren oksijenin yaklaşık % 30’unu beynimiz kullanır. Normal olarak beyin dakikada 950 cm3 oksijene ihtiyaç gösterir. Beynimizin çok kısa bir süre oksijensiz kalması ya da oksijen ihtiyacının yetersiz olması, telafisi imkansız hasarlara neden olabilir. Beynimizin ve kalbimizin en büyük düşmanı sigara, alkol, uyuşturucu ve ağır metaller gibi zararlı maddelerdir. Bu gibi zararlı maddeler başta beynimiz olmak üzere vücudumuzun oksijensiz kalmasına, damarların tıkanmasına ve hücrelerin tahrip olmasına yol açarlar.
Vücudumuzu saran bütün damarlar uç uca eklenecek olsa 150 bin km’ye, diğer bir deyimle yaklaşık dünya çevresinin 4 katı uzunluğuna erişir. Bir günde kalbimize giriş-çıkış yapan kan miktarı 15 ton civarındadır. Kanın damarlarımızdaki normal hızı saatte 60 km’dir ve bu hız ile kan vücut damarlarındaki seyrini 2 dakikada tamamlar. Eğer damarlar tıkalı ise kalp anormal derecede zorlanır. Karbondioksit ve oksijenin akciğerlerde değiş-
mesi saniyenin birkaç binde biri kadar bir sürede gerçekleşir. Sodyum ve potasyum iyonları saniyede 300 kez beyin hücrelerine pompalanır. Dokularımız temiz kandaki hemoglobinden o kadar kısa sürede oksijeni alır ki, kırmızı kan bir kaç saniye içinde siyah kana dönüşür. Kanımızın temiz, canlı ve akıcı bir kıvamda bulunması, diğer organlarımızla birlikte normal sağlıklı halini kaybetmemesi hayati bakımdan son derece önemlidir.
Her gün hücrelerimize yaklaşık on bin adet serbest radikal saldırısı olmaktadır. Eğer vücut sağlıklı değilse ve stres altındaysa bu saldırıların etkisi 10 kat daha artar. Yanlış beslenme, çeşitli katkı maddeleri ve kirli çevre vasıtasıyla hücrelerimize kadar giren zararlı maddeler yıkıcı tahribatlara neden olabilmektedir. Vücudumuza gelen tüm bu saldırılar vücudumuzun en zayıf noktalarından giriş yaparak Kanser, Kalp ve Damar hastalıkları, Şeker, Alzheimer, Beyin hastalıkları, Obezite, Zehirlenme, Erken Bunama ve Çeşitli Psikolojik rahatsızlıklara neden olurlar.
Dolayısıyla vücudumuza giren tüm elementlerin bizim için ne kadar önemli olduğu aşikardır. Kendisi ile barışık, vücut ve ruh sağlığına dikkat eden bir insanın, vücuduna giren her türlü faydalı ve zararlı maddelere ne kadar dikkat etmesi gerektiği çok önem arzeder. Bu nedenle insan kendisini çevresel zararlı etkilerden korumalı, düzenli ve dengeli beslenmeli, sağlığına çok özen göstermelidir. Farkında olmadan ya da alışkanlıklarımızdan
dolayı bazı zararlı maddeler vücudumuza girmişse bile bu alışkanlıklar terk edildiğinde vücudumuzun kendini sürekli yenilemesi özelliğinden faydalanılarak eski sağlığımıza yeniden kavuşma şansımız yükselir. Ama ısrarlı bir şekilde sürdürülen zararlı alışkanlıklar beyin ve kalp hücrelerini tahrip ettiğinde oluşacak kalıcı değişimler insanın sağlığını ve yaşam kalitesini
önemli ölçüde etkileyecektir.
Unutulmamalıdır ki hayatta kaybedildikten sonra yerine getirilemeyen en önemli şey insanın sağlığıdır. “Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi” sözü ile Kanuni Sultan Süleyman sağlığın önemini ne güzel dile getirmiştir.
Sağlığını kaybetmiş bir insanın milyonları olsa yada bütün dünya onun olsa ne anlamı kalır. Bu nedenle sağlığımıza dikkat etmeli ve onu en iyi şekilde korumalıyız.
Kaynak: “Vücudumuzdaki Metalurji”-Dr.İlhami Pektaş – kitabından alınmıştır.