RİSK ALMAK

İş hayatında başarılı olmanın yolları arasında risk almak önem arzeder. Aslında risk almanın önemi, sadece iş hayatı değil tüm hayatınız için geçerli. Konfor alanınızın dışına çıktığınızda karşılaştığınız belirsizlik ortamı, kısa vadede stres yaratabilir. Bazen gözünüzde büyüttüğünüz süreçler, hiç de beklendiği gibi sancılı geçmeyebilir. İşin özü, bir kere risk denizine atladığınızda nasıl olsa yüzebilmenizdir. Bu nedenle risk almak cesaret işidir. Ancak cesaret edenler ve cesur olanlar risk alabilir.
“Bu kadar hızlı değişen bir dünyada alabileceğiniz en büyük risk, hiç risk almamaktır.” demişler. Kendi işinizi kurmak isteseniz de risk almak zorundasınız. ABD Küçük İşletmeler İdaresi‘ne göre, çalışanları olan işletmelerin üçte ikisi en az 2 yıl hayatta kalırken, yalnızca yarısı en az 5 yıl hayatta kalıyor. Bir iş kurma eyleminin kendisi de bir risktir.
Vincent van Gogh, “Kendimizde yeni yollar deneme cesareti bulamasaydık, yaşamak neye yarardı?” diyordu ve neden söz ettiğini çok iyi biliyordu. Diğer ressamlardan açıkça farklı stili, çağdaşlarının kafasını karıştırarak onu reddetmelerine ve anlayamamalarına yol açtı, fakat yıllar sonra eserlerinin güzelliği tüm dünyada milyonlarca kişiyi etkisi altına alacaktı. Ona “kızıl saçlı çılgın” diyorlardı. Her şeye karşın o, risk aldı.
Thomas Alva Edison, prototipIerinden her birini yaratabilmek için giriştiği binlerce sonuçsuz denemede asla cesaretini yitirmediğini, çünkü geride bıraktığı her hatanın ileri doğru atılan yeni bir adım olduğunu yineliyordu. Edison ve ekibi, -yeni bir mucide dek aşılamayacak bir rakam olan- tam 1.093 patent ürettiler. O ve arkadaşları sayesinde bugün hayatımızda, onun çabaları olmasa akla hayale gelmeyecek bir konfor düzeyine sahibiz. Çocukluğunda öğretmenleriyle okul arkadaşları, onun kafasının oldukça karışık olduğunu düşünüyorlardı. Her şeye karşın o, risk aldı.
Atletizm alanında Dick Fosbury, bugün Fosbury atlama tekniği olarak bilinen, diyagonal olarak koştuktan sonra sıçrayıp çıtayı sırtüstü aşmak şeklinde betimlenebilecek teknikle yüksek atlamada devrim yarattı. Fosbury geleneksel Doğu (makas) ve Batı (yüzüstü) atlama tekniklerinden koparak yeni yollar aradı. İşin ilginç yanı, onun atletlerin ne en uzun boylusu ne en güçlüsü ne de en hızlısı olmasıydı. Fakat alışılagelmiş tekniklerle yetinmeyen bir atlet olduğu doğruydu, öyle ki yeni stilini denemeye henüz 16 yaşındayken başladı. Oregon Devlet Üniversitesi’nde okurken, NeAA (Üniversiteler Ulusal Atletizm Birliği) derecesiyle olimpiyatlara katılma hakkı elde etti. 1968 Meksika Olimpiyat Oyunları’nda, kariyerinin doruğunda, altın madalya kazandı ve 2,24 metreyle olimpiyat rekoru kırdı. Böylece, 1990 yılından başlayarak diğer atletlerce de benimsendiğinde, kırılan rekorların derecelerini radikal bir biçimde yükseltecek olan yeni tekniğin potansiyelini sergilemiş oldu. Ulusal düzeydeki seçicisi ona delirmiş olduğunu, sırtüstü atlarsa ölebileceğini söylüyordu. Her şeye karşın Fosbury risk aldı. .. ve kazandı.
Unutmayalım, dünyanın kaderini risk almaktan çekinmeyenler belirliyorlar.
Riskle ilgili en önemli konu; doğru yer, doğru zaman ve doğru koşullarda risk almaktır. Risk bir gereklilik değil, seçimdir. Riski bir zorunluluktan dolayı değil , profesyonel olarak seçim yaparak almak önemlidir. Risk alırken sıkıntıları ve zorlukları da göz önüne almak gerekir. Risk alırken kişinin, işin, çevrenin ve şartların durumu, potansiyeli, gelecek öngörüler, sağlayacağı avantajlar, tecrübe vb. hususlar dikkate alınmalıdır. Yani hedef ve beklentiler olmalıdır. Risk almadan önce konuyla ilgili kilit kişilere danışmak da doğru bir harekettir. Bir yönetici olarak başarılı olmanın göstergesi, olağanüstü bir şeyler üretmek adına risk alındığı ya da hatalar yapıldığını, mütevazı bir şekilde paylaşmayı gerektirir. İşin püf noktası felakete yol açacak durumlardan kaçınmak olacaktır. Alacağınız risk sonunda kaybetmek veya başarısızlık da olası olduğundan ne kadar kaybedebileceğinizi de göz önüne almak önemlidir.  Kaybetmek ve hata yapmak, öğrenmek adına önemli tecrübelerdir ve karşılığını uzun vadede mutlaka verir. Risk aldığınızda yaptığınız hatalar, edindiğiniz tecrübeler risk almanın ne kadar değerli olduğunu gösterir. Mantıklı ve cesurca alınan riskler her zaman kendinizi iyi hissetmenizi sağlar. Hata yapsanız bile tercihlerinizi yaşamak sizi mutlu eder ve saygınlığınızı artırır.