NİÇİN ÜZÜLÜYORSUN
Daha önce çok şeye üzüldün; faydası olmadı.
Çocuğun başarısız olunca üzüldün ; başardı mı ?
Sevdiğin bir yakının ölünce üzüldün; canlanıp döndü mü?
Ticarette zarar edince üzüldün; zararların kâra dönüştü mü?
Üzülme !
Felakete üzüldün; felaketler çoğaldı.
Fakirlikten dolayı üzüldün; huzursuzluğun arttı.
Seni sevmeyenlerin dedikodularına üzüldün; onları sevindirdin.
Üzülme !
Çünkü üzüntü ; sana
Geniş bir ev,
Güzel bir eş,
Bol bir servet,
Yüce bir makam,
Hayırlı bir evlat vermez!..
Üzülme !
Çünkü üzüntü;
Saf suyu zakkum gibi acı,
Gülü dikenli bir ot,
Güzelim bahçeyi bir çöl,
Nurlu hayatı da yaşanmaz bir hapishaneye dönüştürür.
Üzülme !
Ve haline şükret ! Çünkü;
Sağlam iki gözün, kulakların, dudakların var.
İki elin – kolun, ayakların, konuşan dilin var.
Kendine güvenin ve sağlam bir vücudun var !.
Üzülme !
Ve haline şükret ! Çünkü;
Sağlam bir inancın, bir dinin var.
İçinde huzur bulacağın bir evin, bir ailen var.
Yiyecek ekmeğin, içecek suyun, giyecek giysin var.
Ve yanında huzur bulacağın insanlar var !.
Şu halde üzüntün niye ??
Adamın birisi Hz. Ali’ye gelerek dedik ki: “O kadar dertliyim ki, o kadar çok sıkıntım var ki…” Hz. Ali: “İki soru soracağım, cevabını verip dermanını bulacaksın.” Adam: “Sor ya Ali” Hz. Ali: “Dünyaya geldiğin zaman bu dert seninle birlikte mi dünyaya geldi?”
Adam: “Hayır.” dedi.
Hz. Ali: “Dünyadan giderken bu dert seninle birlikte olacak mı?”
Adam: “Hayır.” dedi. Hz. Ali sözünü şöyle tamamladı:
“Seninle birlikte gelmeyen ve giderken de seninle birlikte olmayacak olan bir dert, senin bu kadar zamanını almamalı. Sabırlı ol. Yeryüzündekilere çok ümit bağlamaktansa, yüzünü âlemlerin Rabbine çevir.”