HİÇ BİR ŞEY GÖRÜNDÜĞÜ GİBİ DEĞİLDİR

İnsan çoğu zaman görünenlere göre karar verir. Görünenlere inanır, görünenleri gerçek olarak kabul eder, duygu  ve düşüncelerine göre hareket eder. Özellikle hatalı karar almada görünüş ve duygu çok etkilidir. Uzaktan bakıp canlı ve cansız varlıkların dış görünüşüne hemen de aldanıveriyor insan. Halbuki görünenle, gerçek aynı şey değildir çoğu kez. Görünüşlerin perde arkasındaki gizlenen sırların belli bir süre içerisinde gizlenebilmesi mümkün olsa da kısa bir zamanla anlaşılacak ve gerçekler eninde sonunda ortaya çıkacaktır.

Görünen yüzeyin altında, genellikle farklı bir gerçeklik yatar. Bu durum, hem bireysel yaşamlarımızda hem de toplumsal olaylarda geçerli olup hiçbir şeyin göründüğü gibi olmadığının ve gerçeklerin görünenlerin arkasında bir sır perdesi olarak gizlendiğinin daha sonra farkına varırız. Bu nedenle, bir olayı gerçekten anlamak için, olayın yüzeyine, dış görünüşüne bakmak yetmez. Olayın geçmişini, duygusal ve psikolojik nedenlerini, arka planını, tarihini, kültürel ve sosyal bağlarını da anlamak gerekir.

İnsanlar genellikle, kendi iç dünyalarını, duygularını ve gerçek düşüncelerini saklarlar. Her insanın içinde bir sırlar alemi vardır. Bu nedenle, bir insanı gerçekten tanımak için onunla biraz zaman geçirmek, onunla iç alemini tanıtan derin konuşmalar yapmak gerekir. Atalarımız ne demişler; “Bir insanı tanımak için ya alışveriş etmeli, ya yola gitmeli”.

Bu deyimin alış veriş yapma kısmında borç vermek, kefil olmak, ortaklık kurmak, evlenmek, bir makama atamak gibi konularda vardır ve zamanla insanların gerçek yüzleri ortaya çıkacaktır. Evliliklerde evlenmeden önce bir nişanlılık dönemi aslında ömür boyu birlikte olacağı insanın, ailesinin ve çevresinin yakından tanınması içindir. Bu dönemde bir insanı, ailesini ve çevresini tanımak çok önemlidir.  Birlikte tatile çıkmak  insanı tanımak için çok şeyler öğretir. Paylaşmaktan keyif mi alıyorsunuz, size her konuda yardımcı olmak istiyor mu mu yada bencil, asabi ve çekilmesi çok zor bir insan mı?  Bir kişinin psikolojik durumu, günlük hayatında ne sıklıkta ve ne boyutta öfkelendiği çok önemlidir. Bu durum özellikle trafikte çok çabuk ortaya çıkar. Birini yeni tanımaya başladığınız zamanlarda etrafına gösterdiği öfke patlamaları, ilerleyen zamanlarda daha da artarak size zarar verebilir. Sürekli şikayet eden biriyse, muhtemelen en başta kendini sevmiyor ve şikayet ettiği konulardan besleniyor olabilir. Dolayısıyla gelecekte de her zaman şikayet etmeye devam edecektir. Hayvanlara ve bitkilere karşı davranışları da insan karakteri hakkında bilgi verir. Tüm bu özellikler zamanla ve yaşadığınız olaylarla ortaya çıkıyor.

Tabi bu dönemlerde özelliklerini saklayanlar ve kendini olduğundan çok farklı gösterenler de çıkacaktır. Bir insan en marka şeylere sahip olabilir, dışarıdan çok zengin görünebilir, büyük bir şirketi yönetiyor hatta sahibi olabilir ama acaba iç alemi de zenginmidir, gerçekten mutlumudur? Bu zenginliğe legal yada illegal yöntemlerle mi kavuşmuştur, vicdanı rahatmıdır? Belki dışarıdan öyle görünüyor yada kendini öyle gösteriyordur ama bir borç  batağı içinde sıkıntı çekiyor olabilir. Kimilerini şevkatli, dürüst, güvenilir, anlayışlı, babacan, güleryüzlü ve hoş sohbet zannedersin ama zamanla tam tersi bir insan karşına çıkabilir. Bunlar da maalesef evlendikten yada ortaklıklardan sonra ortaya çıkıyor, ayrılma ve boşanma ile sonuçlanıyor.

Bir insanın karakterini anlayabilmek için öncelikle onun sizin dışınızdaki insanlarla özellikle sosyoekonomik olarak kendisinden alt seviyede olan insanlara karşı nasıl bir tutum ve davranış içinde olduğunu incelerseniz, onun değer yargıları hakkında bir fikriniz olacaktır. Bir başka atasözümüz de “Bana arkadaşını söyle senin kim olduğunu söyleyeyim” der. Etrafınızdaki kişilerin kimler olduğu sizin de karakteriniz ve kim olduğunuz konusunda bilgi verecektir.

Her insanın geçmişten gelen bir hikayesi vardır. Hiçbir şeyin göründüğü gibi olmadığına vakıf olabilmek için biraz zaman tanımalı, tedbiri elden bırakmamalı, her duyduğuna, gördüğüne inanmamalı, işin doğrusunu anlamak için olaylara, ilk izlenimlere daha ölçülü ve dikkatli yaklaşmalıdır. Toplumsal olaylarda da durum benzerdir. Görünenden öteye bakabilmek, hayatın en büyük sırlarını çözmenin anahtarıdır.

Bir olay hakkında, olayın geleceğini belirleyen hiç şüphesiz ki insanların ön yargıları, duyguları, karakteri, görünüşleri, ruh hali, inancı ve bakış açısıdır. İnsanlar bazı konular veya olaylarla ilgili çok çabuk ve hatalı kararlar verebilir.  İşin aslını veya olayın, yaşananın gerçeğini anlamak önemlidir. İşte insanın en çok yanıldığı da budur. Bazen işin aslının göründüğü gibi olmadığı anlaşıldığında da iş işten geçmiş olur, yapılan yanlışlar telafi edilemeyebilir ve bedeli de ağır olur…

Sonuç olarak;

Görünen gerçek değildir; gerçek de her zaman görünen değildir… Bunu asla unutmayalım.

Dr. İlhami Pektaş