BU VATAN KOLAY KAZANILMADI: GÖRDESLİ ŞEHİT MAKBULE

Tarih boyunca Türk kadını, hayatın her safhasında erkeğinin yanında yer alarak sorumlulukları paylaşmıştır. Kurtuluş Savaşında vermiş olduğu büyük mücadelede erkeği ile omuz omuza yerini almış, düşmana karşı silahı ile savaşarak, cepheye mermi taşıyarak, yaralı askerleri tedavi ederek, silah ve giyecek imal ederek, vatanın kurtuluşunda ve bugünlere ulaşmamızda büyük katkıları olmuştur. Bunlardan bir tanesi de Gördesli Makbule’dir.

1919’da başlayan Yunan işgali, Manisa’ya, Salihli’ye, oradan Gördes’e kadar ilerler. Temmuz 1920’de Gördes’e saldırılsa da, savaş’ın en şiddetli geçtiği yerlerden biri olan bu beldeye, en büyük zarar Mayıs 1921’de verilir.  O tarihte Gördes’te bir düğün vardır. Gördesli Makbule Hanım ile Halil Efe’nin düğünü. Gördes, işgal altında olduğundan, sade bir düğünle Demirci’de evlenirler. Fakat ne yazık ki evlilikleri, kurtuluş mücadelesinin gölgesinde, kısa sürecektir.

Evliliklerinin ilk aylarında Halil Efe, milli mücadeleye katılmak için eşinden gizli hazırlıklar yapar. Fakat Makbule Hanım durumu anlar. Yine de eşine bir şeyler belli etmez ama bir yandan içi rahat değildir. Eşi, düşman işgaline karşı koyacakken, eli kolu bağlı şekilde evde oturacak olmaya gönlü razı gelmez. Bu düşünce bir ok gibi saplanır yüreğine.

Kocası Halil Efe düşmanla savaşmak isterken, Makbule Hanım’da yerinde durmaz. O, çocukluğundan beri bugünler için yetiştirilmiş bir asker gibi olduğundan arkadaşları ona: “Asker Makbule” derdi. Silâh kullanmayı ve ata binmeyi de öğrenmişti. Birinci Dünya Savaşı’nda babasını, Yemen Savaşı’nda da ağabeyini şehit veren Makbule’yi annesi büyütmüştü. Bütün bunlar Makbule’yi bu mücadeleye her anlamda hazır hale getirmişti.

Makbule Hanım Milli Mücadeleye katılmak istediğini kocasına söyleyemez. Bu yüzden kocası Milli Mücadeleye katılmak için evden çıkar çıkmaz, hazırlanıp arkasından gizlice onu takip eder. Halil Efe arkadaşlarının yanına geldiğinde Makbule Hanım’da çalıların arasına gizlenmiştir. Çalıların yaptığı sesten dolayı fark edilen Makbule Hanım, kocası Halil Efe’nin tüm ısrarlarına rağmen geri dönmek istememiş ve Milli Mücadeleye katılmak istediğini ve düşmana karşı çarpışmak istediğini belirtmiştir. Halil Efe ve diğer efeler ikna olmasa da en sonunda efelerin komutanı Kaymakam İbrahim Ethem Bey’e ağlayan gözlerle, bu manevi değeri yüksek müdafaadan mahrum kalmak istemediğini söyler. Makbule Hanım’ın kararlılığını gören İbrahim Ethem Bey kendisine bir şans tanır ve aralarına alır.

Makbule Hanım, her baskında yanına, elinden hiç ayırmadığı Japon filintasını alır, düşmandan ele geçirdiği doru atına biner, müfrezenin artçısı olarak birliğin gerisindeki yeri alırdı. Ata, efelerin çoğundan daha iyi biner, tehlike anında silahı herkesten önce o ateşlerdi. Akıncı kollarıyla beraber Demirci, Gördes, Simav ve Sındırgı dağlarında dolaşan Makbule Hanım, en ümitsiz zamanlarda bile efeleri cesaretlendirir ve her çarpışmada kahramanca savaşırdı. Kocasıyla beraber iki defa pusuya düşürüldü, fakat bunlardan ustaca sıyrılmasını bildi. Güvemdere muharebesinin kazanılmasında, kahramanlığıyla büyük rol oynadı. Bozulup çekilen müfrezeleri yüreklendirip, onların düşmana yeniden taarruz etmelerini sağladı.

Makbule Hanım’ın Şahadeti
Efelerin yerlerini tespit eden düşman birlikleri hazırlıksız yakaladıkları kuvvetleri ateşe tutarlar. Çatışma oldukça sert geçer ve iki taraf da zayiat verir. Çatışmanın durup düşman birliklerinin geri çekilmesi üzerine Efeler bulundukları siperlerden çıkıp Makbule Hanım’ı ararlar. Ancak ne sağ kalanlar arasında, ne de şehit olan efeler arasında göremezler. Az ileride düşman ölülerinin olduğu yere baktıklarında ise, yerde boylu boyunca yatan şehit olmuş Makbule Hanım’ı görürler. Tarihler 17 Mart 1922 yılını göstermektedir.
İbrahim Ethem Bey hatıralarında: “Uzaktan gelen bir kurşun Makbule’yi şehit etti. ” der. Efeler, daha yirmisinde Rabb’ine kavuşan Makbule’yi, Sındırgı, Gördes ve Demirci üçgeninde kalan Koca Yayla mevkiinde, kanlı elbiseleriyle, gözyaşları içinde defnettiler. Defin merasimini İbrahim Ethem Bey şu şekilde anlatmaktadır: Defnederken bütün etraf çocuk gibi ağlıyordu. Bu ilahi manzara, bu levha-i hazin ve matem karşısında ağlamamak mümkün mü? Evvela Türklük, Türk kadınlığı, saniyen, Gördes Salisen Ailesi, Makbule Hanım’la ne kadar iftihar etse azdır. Öyle ümit ediyorum ki şu kadının namı hatıra-i millete unutulmaz. Halil Efe, eşi Makbule Hanım’ın aziz naşını bilinmeyen bir yere (Yunanlıların eline geçmemesi amacıyla) gizlice defnetmiş ve kabir yeri bir sır gibi saklanmıştır.
Makbule hanımın şehadetinden 2 ay sonra da eşi Halil Efe şehit oldu.
Şehit Makbule Hanım’ın mezar yerinin nerede olduğu konusu tam 78 yıl bir sır olarak kaldıktan sonra Haziran 2000’de Harlak Deresinde Dereçatı mevkiinde bulunmuştur. Mezarın bulunmasıyla beraber Gördes Belediyesi de mezarın etrafında çevre düzenleme çalışmaları yapmıştır.
Kaynak: T.C. Gördes Kaymakamlığı, 27.06.2019.