BAKÜ FATİHİ ve İLK SİLAH FABRİKAMIZIN KURUCUSU MİLLİ KAHRAMAN : NURİ KİLLİGİL PAŞA

15 EYLÜL 1918 BAKÜ’YÜ düşman işgalinden kurtaran Nuri Killigil Paşa ve Kafkas İslam ordusunu rahmet ve saygıyla anıyorum.
İlkokulu Manastır’da bitiren Nuri Killigil, borç nedeniyle evlerinin satılması üzerine Selanik’e, oradan da ailesi ile tekrar İstanbul’a göçtü. 1906 yılında Kuleli Askeri Lisesi’ndeki tahsilini bitiren Nuri Killigil, Harp Okulu’na girerek burada eğitimine devam etti.
1909 tarihinde Mülâzım-ı Sani (teğmen) olarak mezun olduktan sonra ilk görev yeri 3. Ordu olmasına rağmen daha sonra Padişah’ın maiyet bölüğüne atandı. Orada amcası Halil Kut Paşa’nın emrinde çalışmaya başladı. İtalya’nın Trablusgarp’a saldırması üzerine Trablusgarp Savaşına katıldı.
I. Dünya Savaşı çıkınca önce Fahri Mirliva ve daha sonra Fahri Ferik unvanıyla Afrika Grupları Komutanı olarak bölgeye gönderildi. Bölgede kendisine düşen görevi, genç yaşına rağmen üstün başarıyla yerine getiren Nuri Paşa, 1918 yılında yeni kurulan Kafkas İslam Ordusu’nun komutanlığına atandı. Burada Padişah fermanıyla Fahrȋ Ferik rütbesi alarak Kafkaslarda Padişah adına askeri ve siyasi faaliyetlerde bulunma yetkisi verildi.
Kafkas İslam Ordusu 25 Mayıs’ta Gence’ye girdi. Hedef Bakü’yü kurtarmaktı. 26 Ağustos’ta Rus, Ermeni ve İngilizlere karşı kesin bir zafer kazanıldı. 14 Eylül sabahı saat 02.00 de Bakü’nün kurtuluş harekatı başlatıldı ve Kafkas İslam Ordusu 15 Eylül’de Bakü’ye girdi.
Bakü’yü Rus, İngiliz ve Ermeni müşterek kuvvetlerinin elinden aldı. Nuri Killigil, I. Dünya Savaşı sırasında Azerbaycan’da ‘Bakü Fatihi’ olarak adını tarihe yazdırdı. Azerbaycan halkı bu kahraman orduyu ve onun komutanı Nuri Paşa’yı hiç unutmadı.
TBMM tarafından İstiklal Madalyası’yla onurlandırılan Killigil, Türk savunma sanayinin ilk özel sektör fabrikasını kurdu. 1938 yılında Zeytinburnu’nda kok kömürü satan bir şirketi satın alıp burayı silah üreten fabrikaya dönüştürdü. Bu fabrikada tabanca, matara, demir çubuk, gaz maskesi ve mermi üretimi yaptı. Daha sonra fabrikayı sütlüceye taşıyarak burada silah, havan, havan mermisi ve mühimmat üretimini geliştirdi.
1944 yılı sonuna doğru Türkiye Cumhuriyeti yaralarını sarmaya ve kendi savunma sanayisini kurmaya çalışıyordu. Bu dönem savaşa giren ülkelerin toparlanmaya çalıştığı, Birleşmiş Milletler’in oluşturulduğu, Ortadoğu’da İsrail devletinin kurulduğu, Türk-Amerikan ilişkilerinin geliştiği yıllardı. Savaş bize kendi sanayimizi, silahımızı üretmemiz gerektiğini göstermişti.
Arap-İsrail Savaşı’nda Arap orduları için silah ve cephane üretti. Filistin halkının hak ve özgürlük mücadelesini, Filistinlilere silah ve cephane göndermek suretiyle destekledi. Ancak bu faaliyetler şimdi de olduğu gibi ABD ve İsrail’in o dönemdeki menfaatlerine hiç uygun değildi. Bu nedenle 1949 yılında Nuri Paşanın silah fabrikasına sabotaj yapıldı, patlamada Nuri Paşa’yla birlikte fabrikada çalışan 28 kişi hayatını kaybetti. Nuri Killigil’in cesedi bulunamadı ve boş tabut defnedildi.
Yapılan bu sabotaj, çok önemli bir seviyeye gelen milli silah ve mühimmat sanayimizin gelişmesine engel oldu.
Killigil’in ölümünden 67 yıl sonra Nuri Paşa’nın Edirnekapı Mezarlığı’ndaki yerini tespit edilerek mezarı onarıldı ve kendisi için şehitlikte cenaze namazı kılındı.
Nuri Killigil, Nuri Demirağ, Vecihi Hürkuş ve Şakir Zümre gibi Savunma sanayimizin milli kahramanları desteklenseydi, fabrikaları kapatılmasaydı bugün savunma sanayimiz yerli ve milli silahlarını, uçaklarını dünyayla rekabet edecek şekilde üretiyor ve ihraç ediyor olacaktı. Ama hep bir engel çıkarıldı ve kapandı.
Allah böyle milli kahramanları başımızdan eksik etmesin. Mekanı cennet olsun.
Dr. İlhami Pektaş