BU VATAN KOLAY KAZANILMADI: UZAKLARDA ESİR DÜŞEN ASKERLERİMİZ

Rus Savaşları incelemelerinde özellikle 1877-1878 Osmanlı-Rus (93 Harbi) Harbi özel bir yer tutar. 93 Harbi’nin askeri tarihini inceleyen Tarihçi yazar, V. Poznahirev’e göre; diğer Rus-Türk savaşlarına göre bu savaş çok kısa sürmesine karşın Osmanlı ordusu çok fazla sayıda esir vermiştir. 1877–1878 yılının sadece 10 aylık süreci içerisinde Rus ordusuna yaklaşık 113 bin Osmanlı askeri ve sivili esir düşmüştür. Bu ortaya çıkan esir sayısı Birinci Dünya Savaşı’nda Rus ordusuna esir düşen tüm Osmanlı esirlerinin sayısının iki katınının üstündedir. Bazı arşivlerden elde edilen bilgilere göre Karadeniz ve Balkan cephesinde toplam 86.600, Kafkas cephesinde toplam 24.800 kişinin esir alındığı ortaya çıkartılmıştır.

Resmi kayıt ve tarihi belgelerden edinilen bilgilere göre  93 Harbi sonrasında Ruslara esir düşen 41 bine yakın Osmanlı askeri ve sivili esaret koşullarında hayatını kaybetmiştir. Bu üzücü tablo toplam esir sayısının yaklaşık % 40’ını içerir. Bu esirlerin 27. 075 kişisi Kişinev’ten Rostov-Don şehrine götürülürken yolda ölen asker ve siviller olduğu kaydedilmiştir. Esir kayıplarının yüksek olmasının nedeni; Rusya’daki soğuk iklim şartlarına uygun kışlık elbiselerin yeterli olmayışı, Göç esnasında yiyeceklerin yetersiz ve düzensiz verilmesi, çetin kış şartlarında taşıt ve kalacak yer sorunlarının yaşanması ve esirler arasında hayati tehlikesi büyük yaralı ve hastaların çok olmasıdır.

Osmanlı ülkesinde 1890-1900 tarihlerinde doğan gençlerin pek çoğu, delikanlılık çağlarının en güzel yıllarını; Kafkasya, Çanakkale, Irak, İran, Sina, Filistin, Kuzey Afrika, Suriye, Hicaz, Yemen, Makedonya, Romanya ve Galiçya Cephelerinde: Kimi zaman zafer coşkusu, kimi zaman da onulmaz mağlubiyet acısı içinde geçirmişlerdir. Bu cephelerde başlayan o kahramanların hikâyeleri genelde şehadet haberleri, kimi zaman gazilik beratı, kimi de tel örgülerle hürriyetleri kısıtlanarak geçen kamplarda yazdıkları hatıralarda ölümden beter dedikleri esaret acısıyla noktalanmıştır. Bu askerlerimiz geride gözü yaşlı analarını, çiçeği burnunda genç eşini, evlilik hazırlığında nişanlısını bırakarak vatan savunması için seferberliğe koşmuşlardı.

I. Dünya savaşında İngilizlere 135 bin, Ruslara 65 bin, Fransızlara 2000, Romenlere 600, İtalyanlara 100 esir düştü. Bunlar senelerini esir kamplarında çürüttüler. Sağ kalanlar aile hasreti, acı ve hastalıklarla zor şartlarda memleketlerine dönebildi. Bu Savaş’ta sadece Çanakkale cephesinde 11.178 kayıp askerden bahsedilmektedir ki, bunların büyük bir çoğunluğu İngiliz ve Fransızlara esir düşmüştü.

İngilizlere Sina, Filistin, Suriye, Irak, Hicaz, Asir, Yemen’deki muharebelerde 120.000’in üzerinde esir verildi. İngilizler Hicaz -Asir- Yemen cephelerinde esir olan askerlerimizi Mısır’daki kamplara; Sina-Filistin-Suriye ve Irak cephelerinde esir olanları da önce Mısır’a sonrada büyük bölümünü Hindistan ve Burma’ya olmak üzere çeşitli yerlere götürdü. Hindistan ve Burma’ya götürülenler cephelerdeki diğer birliklere göre nispeten öncü ve zinde olanlardı ki, kasıtlı olarak buralara gönderilmişlerdi.

İngilizlere esir düşen askerlerden bir bölümü Mısır’ın İskenderiye yakınlarında bulunan Seyd-i Beşir Usare Kampı’na hapsedildi. Esir kampının tam ismi, ‘Seyd-i Beşir Kuveysna Osmani Useray-ı Harbiye Kampıydı. Bu kampta, 1918 yılında Suriye-Filistin Cephesinde esir düşen 16. Tümen’in 48. Alayı’na bağlı Osmanlı Askerleri bulunmaktaydı. 12 Haziran 1920 tarihine kadar iki yıl boyunca her türlü işkence, zulüm, eziyet, ağır hakaretler ve aşağılanmaya maruz bırakıldılar. Bu askerlerimizden 15 bini mikrop arındırma bahanesiyle, süngü ve silah zoruyla krizol dezenfekte havuzlarına sokularak kör edildi.

Bir kısmı Burma’ya götürüldü. O dönemin İngiliz sömürgesi Birmanya, Bugün ki adıyla Myanmar‘da 1500 vatan evladımız çeşitli hastalıklara yakalandılar. Kimisi Sıtma oldu… Kimi Verem, Dizanteri…Myanmar’daki Şehitlikte yatıyorlar.

Ruslarla yapılan muharebelerde Sarıkamış, Erzurum, Galiçya ve diğer savaş alanlarıyla birlikte 60.000-70.000 esir verilmiştir. Esirlerimiz Sarıkamış, Kars ve Tiflis istasyonlarından Azerbaycan, Moskova, Ukrayna, Astarhan ve Sibirya gibi Rusya’da çok dağınık ve farklı kamplara götürülmüş, savaş esirlerimizin yaşamı; depresyon, kızgınlık, endişe, korku, umutsuzluk içerisinde zihinlerini ve yüreklerini çivileyen hasret sancısı ile geçmiştir.

Cihan Harbi’nde 29-30 Ekim 1914 tarihlerinde Kafkas Cephesi çatışmaları ile devam eden 15 Aralık 1917 tarihinde ise fiilen biten Türk-Rus Savaşlarında, binlerce Türk askeri Ruslara esir düştü. Cephedeki Türk esirlerin sayısını tam olarak tespit etmek mümkün olmasa da, Osmanlı Hilal-i Ahmer Cemiyeti tarafından 1917 yılında Osmanlı esirleriyle ilgilenmek ve Türk esirlerinin miktarını tayin etmek üzere İskandinavya’ ya gönderilen Türk Tarihçi Yusuf Akçura tarafından Kuzey Kafkasya’da yaklaşık olarak 20-30 bin ve Rusya’nın diğer yerlerinde de 30 bin olmak üzere toplam 60 bin Türk esir olduğunu belirtilmiştir.

22 Aralık 1914 – 5 Ocak 1915 tarihleri arasında sonuçlanan Sarıkamış Meydan Muharebesinde yaklaşık 7200 esir vermiş olduğumuz resmi kayıtlıdır. Bu sayı Kafkas Cephesi boyunca artarak 15.000 olmuştur. Ruslara esir düşen asker ve siviller Omsk, Tomsk, İrkutsk, Uralsk, Şamara, Kazan, Nijniy, Novgorod, Harkov, Bakü ve diğer bazı şehirlerde de olmak üzere özel kamplara götürülmüşlerdir. Hazar denizindeki Nargin Adası da bunlardan birisidir.

Esir askerlerimizin birçoğu, şüphesiz, kaçma hayalleriyle yaşamını sürdürdü. Bu kamplardan gidemeyenler de bir süre sonra ölüm tezkeresiyle ruhları hürriyete kavuştu. Vatanlarından binlerce kilometre uzakta kiminin taşlara kazılı isimleri şehitliklerde yer alıyor. Birçoğu da bilinmezin yurdunda bir avuç mezardan mahrum kalarak; bina ya da yol altında, coşkun suların ve karanlığın bağrında kıyamete kadar isimsiz yiğit olarak meçhullerin listesinde yer aldı. Türk askerlerin götürüldüğü esir kamplarının bulunduğu ülkelerde, toplam 26 ülkede 54 adet Türk şehitliği yaptırılmıştır. Bu şehitliklerin 36’sı savaşın geçtiği bölgelerde, 18’i de esir düşen askerlerimizin götürüldükleri esir kamplarının olduğu yerlerde bulunuyor.

Aziz Şehitlerimizin Ruhu Şad, Mekanları cennet olsun.

KAYNAK: Uzaklarda Esen Hüzün, Esir askerler, Özkan Karaca, Tidsat, 2017.