Saatin tarihcesi

Kol Saatini kimin Bulduğunu biliyormusunuz ?
Yapılan araştırmalara göre saatin ilk ortaya çıktığı yer, M.Ö. 4000 senelerinde Mısır’dır. İlk saat güneşin dik duran bir cisimde meydana getirdiği gölgenin boyu esas alınarak yapılmıştır. Bundan sonra su veya kum saatleri de yapılmıştır. İslamiyetin yayılmasıyla astronomide çok ileri giden İslam alimleri, bugünkü zaman birimlerinin temelini atmışlar ve çok çeşitli hassas saatler yapmışlardır. Duvar saati olarak yapılmaya başlanan zaman göstergesi daha sonra masa ve cepte, kolda taşınabilir saatler şeklinde de yapılmıştır. Çark ve yay gibi mekanik yapıya sahip klasik saatler elektronik sanayinin ilerlemesiyle yerini elektrikli, elektronik devreli saatlere bırakmaya başlamıştır. Bilgisayarların, elektromanyetik kod yayınlı muhabere sistemleri ve daha birçok elektronik cihazlar, frekansları sisteme göre değişen saatlerle çalışır. Peki ne olursa olsun vaz geçemediğimiz kol saati ?
İlk kol saatiyle ilgili en eski belge, 1790 yılına aittir. Bu belgeye göre, Cenevre’de saat yapımıyla uğraşan Jaquet-Droz und Leschot firması, “bileğe takılabilecek” bir saat yapmayı başardı. Günümüze kadar ulaşabilen en eski kol saati örneği ise, 1806 yılından kalmadır. Parisli kuyumcu Nitot tarafından yapılan bu altın saatin kemeri de, inci ve yakutlarla süslenmişti ve İmparatoriçe Josephine’e aitti. 19. yüzyılda yapılan bu tür saatler, saatçilerden çok kuyumcuların eseridir. İlk erkek kol saatleri, Alman Donanması tarafından 1880 yılında La Chaux-de-Fonds kentindeki C. Girard-Perregaux’ya siparişedildi. Bunlar, süsten çok, zaman ölçme aygıtı görevini üstlenen saatlerdi ve Alman denizcileri için görevleri sırasında gerçekten yararlı oldu.
Mekanik aksamların oturtulduğu kasa, altından yapılmıştı ve kemer olarak da deri kullanılıyordu. Girard-Perregaux firması Alman Donanması için hazırladığı saatleri, genel olarak da pazarlayabilmek için yeni parti imalata geçti. Ancak, o dönemde bu kol saatlerine tek ilgi, Peru’dan geldi. Amerikalıların ve öteki ülke insanlarının ilgisizliği, İsviçre’de erken doğum yapan kol saati endüstrisini engelledi.
1908 yılında Parisli hanımların kol saatleri takmaya başlamasıyla, Avrupa kıtasında bu saatlere olan ilgi, büyük ölçüde arttı. Birinci Dünya Savaşı’na gelinceye değin, erkeklerin kol saati takması, kadınsı bir davranış olarak değerlendiriliyordu. Ancak, savaş sırasında cep saatlerinden çok daha pratik oldukları anlaşılınca, bu değer yargısı da ömrünü doldurdu.